“Bir şeyin değerini kaybettiğin zaman anlarsın.” derler,
Her ölümlü de bunu doğru kabul eder.
Ben de senin değerini şimdi anlıyorum.
Eh, ne yapayım? Zamanı döndürmeye çalışıyorum.
Tıpkı denizin kendinden alınanı geri alışı gibi
İnsan sanarken kendini doğanın galibi
Senden çaldığımızı bir anda geri alıyor
Ruhları hapsedip savaşı kazanıyorsun
Yer bırakmıyorsun artık insanda tutkuya,
Mutluluğa, huzura, var olmaya…
Sen ki onlarca medeniyet barındıran,
Yüzlerce şarkıya solistlik yapan,
Binlerce şiire konu olan,
Büyük Şairin ilk ve tek aşkı.
Neredesin?
Nerede saklanıyorsun?
Yaralı mısın?
Lütfen geri dön, yalvarırım,
Yalvarırım geri dön, İstanbul!
Güzel, bilge, zalim İstanbul!
*
Derken bir anda, kulaklarımda boğucu bir ses yankılanıyor,
Kutsal ve antik bir ses olacak ki, şöyle diyor:
Kadim İstanbul düştü tüm heybetiyle,
Böylece eski ihtişamından geriye,
Kara külleriyle biz kaldık.
images, images, images
all around me are images
sonbahar rüzgarı alır götürür gözyaşını
bastığı yeri görmeden atar her bir adımını
cennetin berrak denizi uzanıyor karşımda
masmavi dalgaların sesleri kulaklarımda çınlıyor
Sevebilmek isterdim seni;
Saçlarımı öyle okşamasan da,